Güncel Haberler

Deprem geliyor diyor, ya bekleriz ya da harekete geçeriz… Tek yol topyekun seferberliktir.

Oluşturulma tarihi: 29 Ekim 2025 07:00

Balıkesir'de meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem, riskli yapılaşmaya sahip bir ülke olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu. Kamuoyunda düzenlemeler ve yasal desteklerle dönüşüm teşvik ediliyor ve vatandaşlar “tabut” içinde yaşamak istemiyor. Peki neden dönüşüm istenilen hızda gerçekleştirilemiyor? İşte hem kamuoyunun hem de vatandaşların dönüşüm beklentileri…

Her deprem, geçen her günün aleyhimize olduğunu gösteriyor. Ülke genelinde 6 milyon, İstanbul'da ise 1,5 milyon kişi riskli konut dönüşümünü bekliyor. Kamuoyu yasal düzenlemeler ve destek girişimleriyle sürecin hızlandırılmasını amaçlıyor. Ama daha fazlasına ihtiyacımız var…

Bunca yıl bize şunu gösterdi; Ne hukuk kurallarının tek başına ne de vatandaşın isteklerinin bir faydası yok. Bakanlığın, yerel yönetimin, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektörün ve vatandaşların topyekun seferberlik ile “depreme hazır bir Türkiye” inşa etmesi gerekiyor. Aksi halde hafızalarda kalan 6 Şubat felaketinin yerini yeni acılar alacak…

Peki hem kamuoyu hem de vatandaş perspektifinden duruma bakarsak bugün atılması gereken en kritik adımlar neler? İşte cevapları…

VATANDAŞLAR NE YAPMALI?

Kentsel dönüşümde en zorlu süreç karar verme aşamasıdır. Özellikle konutların çok olduğu yerlerde anlaşmaya varmak 2-3 yılı buluyor… Risk altındaki evi dönüştürülecek vatandaşlar haklı olarak en iyisini istiyor. Ancak bu sorun bazı dönüşüm alanlarında fedakarlık yapılmadan çözülemez.

Örneğin risk altındaki evi 100 metrekare olan vatandaş, evinin 70 metrekareye düşürülmesini kabul etmiyor ve “Ben de aynı evi istiyorum” diyor. Ancak küçük ev eskisinden daha güvenli ve daha değerli olacaktır. Metrekare üzerinden yapılan hesaplamalarla birçok vatandaş komşularının ve kendilerinin can güvenliğini riske atıyor.

Son düzenlemeye göre; Dönüşüm projeleri için hissedarların salt çoğunluğu (%50+1) yeterlidir. Ancak çoğu müteahhit %100 anlaşma olmadan işe başlamak istemiyor. Ya da açılsa bile açılan davalar ciddi zaman kaybına neden oluyor. Bu da dönüşümün önündeki ilk engelin risk altındaki evde yaşayan kişi olduğunu gösteriyor.

ÖNCE DÖNÜŞÜMÜ AÇIKLAYALIM

Kentsel dönüşümün hızlanması için öncelikle vatandaşların kafasındaki soru işaretlerinin giderilmesi gerekiyor. Çünkü kulaktan dolma bilgiler insanları korkutuyor ya da yanlış bilgilerden dolayı farklı beklentiler ortaya çıkıyor. Bu amaçla bir bilinçlendirme kampanyası düzenlemek mümkündür. Belediyeler, seçim döneminde düzenledikleri etkinliklere benzer şekilde dönüşüm konulu toplantılar düzenleyebilecek, her seçim bölgesinde kurulacak ofisler aracılığıyla vatandaşların soruları yanıtlanabilecek.

Özetle önümüzde çok fazla seçenek yok… Ya depremi bekleyip faturayı 81 milyonla birlikte ödeyeceğiz, ya da harekete geçeceğiz…

KAMU BEKLENTİLERİ

“Vatandaşlar da risk altındaki evlerinin dönüştürülmesini istiyor ancak maliyet engeli nedeniyle geri kalıyor” diyebilirsiniz ve haklısınız. Bu da dönüşümün önündeki başka bir engeldir. Kamu mali destek konusunda önemli adımlar attı ama ihtiyaç daha büyük. Yani;

İstanbul'da yaşayanlar için “Yarısı Bizden” kampanyası hayata geçirildi. Kampanya kapsamında her konuta 875 bin TL hibe, 875 bin TL uygun şartlarda kredi ve 125 bin TL taşınma desteği sağlanıyor. Bu nedenle her konuta 1 milyon 875 bin TL maddi destek sağlanıyor. Bakanlık haklı bir bakış açısıyla kampanyayı İstanbul'dan başlattı ve bu kampanyayla 73 bin konut dönüştürüldü. Ancak son dönemde yaşanan depremler ve alarmlar diğer iller için de adım atılması gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle kampanyanın kapsamının genişletilmesi bekleniyor.

Deprem geliyor diyor, ya bekleriz ya da harekete geçeriz... Tek yol topyekun seferberliktir.

Bakanlık, evleri dönüştürülen vatandaşlara aylık kira desteği sağlıyor. İstanbul'a 8 bin TL, Ankara, Antalya, Bursa ve İzmir'e 6 bin 500 TL, diğer büyükşehirlere 5 bin 500 TL, geri kalan tüm illere ise 4 bin 500 TL ödüyorsunuz. Maalesef rakamlar kira masraflarını karşılamaya yetmiyor. Bu nedenle düşük ve orta gelirli insanlar dönüşüm kararı vermekte zorlanıyor. Bu noktada bakanlıktan bir kez daha önemli bir çözüm geldi. İstanbul'da 15 bin sosyal konut yapılacak ve evleri dönüştürülen vatandaşlar bu evlerin geçici olarak kiracısı olacak. İstanbul'la başlayan bu çözümün diğer illere de yayılması gerekiyor. Gerektiğinde özel sektör işbirliğiyle çalışmaların hızlandırılması ve risk altındaki tüm illerde rezerv evlerinin inşa edilmesi planlanıyor.

Bakanlık kentsel dönüşüm kredilerine de faiz desteği sunuyor. Ancak kredi tutarlarının düşük olması, faiz oranlarının yüksek olması ve bankaların kredi verme konusundaki isteksizliği bu fırsatın değerlendirilmesine engel oluyor. Uzmanlar, mevcut maliyetlere göre düşük oranlı bir kampanyanın hayata geçirilmesi durumunda dönüşüm sürecinin hızlanacağını söylüyor.

Kamu tarafında ise bakanlık tek başına sorumlu olmamalıdır. Aslında bu konunun merkezine yerel yönetimlerin yerleştirilmesi gerekiyor. Mahallelerini, binalarını, insanlarını en iyi bilen onlar… Bugüne kadar çeşitli kaygılarla dönüşümden uzak duran belediyelerin artık harekete geçmesi gerekiyor. İlk adım bir risk envanteri çıkarmak olabilir. Çünkü bugün bile kesin rakamlar vermek mümkün değil.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
casibom casibom jojobet palacebet
gaziantep escort gaziantep escort